21 Mart 2011

metro paris

18.03.2011 paris, fransa
hiçbiriniz fark etmiyorsunuz deklanşöre basıldığını. olmayan bir trene, olmayan bir zamanda binecek ve gideceksiniz. yalnızca sizi izleyen göz fark ediyor belli belirsiz olduğunu vagonların. boşluğa adım attığınızı sadece o görebiliyor. kesilen biletlerinize güveniyorsunuz, rahatsınız; sizi götürecek olan demir yığını elbet gelecek, mutlak gelecek. cennete giden trenin tek yolcusu olmadığınız için kıskanacaksınız belki biraz ama paylaşmayı kafanıza vura vura öğreten toplu yaşam kurallarına çoktan boyun eğmişsiniz, susacaksınız. bir fotoğraf makinasının içine gizleniyor bu anda, yolculuğunuzun aslında var olmadığının ispatı. siz! kandırılmış olduklarından habersiz insanların mutluluğunu tadıyorsunuz sadece. suçlamak anlamsız sizi. çünkü beyniniz, gözlerinizin ona ilettiğini değil, görmek istediğini görür yalnızca. şartlanmış bilinçlerinizi kontrol edemediğiniz için mahkum edilemeyecek kadar saf ve temizsiniz. kendinizi güvende hissetmeniz için de birer bilet tutuşturulmuş ellerinize; yolculuk sonuna kadar saklamak zorunda olduğunuz.

ama içinizden sadece biriniz bile bakabilseydi, tekiniz, yalnızca bir taneniz, sizi fotoğrafa aktaran ışığa, belki çok daha farklı olurdu yaşamlarınız.