20 Aralık 2013

eşitlik

02.04.2011 amsterdam, hollanda
eşitlik, izlemenin yasak olmamasıdır.

kapı

xx.04.2011 xxx, fransa
ayin biter. kilise boşaltılır. manastır yolu görünür. kapı heybetlidir ki gerektiğinde kapanırsa kimse açamasın. bir tür güç gösterisidir ya da bu; inancı kuvvetlendiren. evine dönenlerin iç huzuru yerindedir. dönüş mutluluktur.

özgürlük

xx.04.2011 antibes, fransa
biz şimdi özgürlüğü özleyenlerin temsilcileriyiz.
bu nedenle açık pencerelerden uçup gitmek en çok bizim hakkımız.
biz daha ayrıcalıklı olduğumuz için özgürlük en çok bizim hakkımız.
özgürlüğü kimselere kaptırmayız.

15 Aralık 2013

gerginlik limiti

.../.../....   istanbul/türkiye
Miss You (radio edit) by Trentemoller on Grooveshark

müziğin sesini aç önce.

karanlığın tanımını yaparken aydınlıktan bahsetme zorunluluğu vardır. kavramlar birbirine geçmeden hemen önce zıtlıklarıyla tanımlanırlar. gerçekte görülen ise ayırt edilmesi imkansız bir geçiş sekansıdır. bu içinde bulunulan dumanlı form heisenberg'in anlatmaya çalıştığı ilkenin fotoğrafa yansımasıdır. söz konusu aydınlıktan gelen, yarı hareketli yarı hareketsiz kızın dalgaları kafa karıştırmasın. vücudunun sabit noktaları hareket eden ışık kaynakları ile beraber değerlendirilirse görülecektir ki hareket karanlık ve aydınlığın çocuğudur.

yansımaya çalışan gölgenin, hareket eden lambaların, savrulan paltonun ve nereye baktığı tam olarak belli olmayan yüzün aslında duvardaki tablonun iyi bir canlandırması olmadığını nereden bilebiliriz? bunu bilemediğimiz gibi; karenin sonunda, normalde zemini aydınlatması ilke olan lambaların tavana hayat verdiğini ve bu hayat verişin fotoğrafçı ile modelin kucaklaşmasına yol açıp açmadığını da bilemeyiz. belki fotoğrafçı o paltonun kenarına dokunup geçmiştir sonunda ya da öncesinde seslenmiştir modele; ona hareket kazandırmak için. belki onu unutmamak için almıştır bu kareyi kamerasına.

tüm bu belirsizlikler sonucunda basılıvermiş kameranın düğmesine. gerginlik limitini aşan hamle budur belki ha? bu andan sonra ve bu andan önce olarak ikiye ayırmak istenmez ancak belli ki bir kırılma noktası var ve bu noktanın hangi tarafı iyi bilemiyoruz. gerginlik limitini aşınca gülmüştür belki ya da birden tüm keyfi kaçmıştır. limitin hemen üstünde daha mutlu ve huzurludur belki ve tabi ki de tam tersi olabilir. en azından limitini denemiştir ve kaçmamıştır fotoğrafçı. bu onun cesaretini kanıtlar. savaşçı kimliğini temsil eder barış haykırışları içerisinde. barış için gösteri yaparken çığlık atmak savaşmak değil mi? eğer öyleyse limitini aştığı bu anda fotoğrafçı aslında belirsiz bir yola mı çıkmış olur? bu yolun sonu iç huzurun ötesindeki mutsuzluğa da uzanabilir. aslında karenin icrasından hemen sonra olanlar merak uyandırıcı. bir kucaklaşma: model ve fotoğrafçı arasında ya da bir kavga... belki önemsizce geçip gitme, yani geçerken paltosunun fotoğrafçıya sürtmesi kızın.

işte bu ayrıntıların içinde aşılan limitin ne getirdiği bilinmezliklerle dolu. olmamış olan ihtimallerden bahsetmek de anlamsız.

karanlığın içindeki aydınlığın içindeki belirsiz kızın, ışıklarla süslenmiş ve bu süslemede kendine yer bulmaya çalışan zayıf gölgenin hareketlerini anlat bize fotoğrafçı. bu anı anlatırken bil ki, her kareyi alışında fotoğraf makinana, bir gerginlik limitini daha aşmaktasın. aştığın her limit iki yoldan birine gider; mutluluk ve huzur ya da mutsuzluk ve huzursuzluk. garip olan ve insanın aleyhine işleyen sistemse, bu yolların hep birbiri ile kesişmesi. içinden çıkılmaz bir hal alınca aydınlık ve karanlığın barış isteği, bir şeyler anlamaya başlanacak elbet. bu barış isteğinin aslında savaş naralarıyla desteklendiğini fark edince de vazgeçişin nedenlerinden ilki ortaya konacak.

22 Ağustos 2013

gök

08.02.2013, roma, italya
sıcaktan soğuğa kaçış bu; özgürlük ve bağımsızlık şuuru kalplerinin en gizli köşelerinde, beyinlerinin her kıvrımında iken. yüksekten korkmayan kuşların başkent semalarında tanrıyı selamlamaları bu; tanrının yeryüzündeki cehenneminden gökyüzündeki cennetine gider. her kanat çırpış bir tapınmadır. yer altına inşa edilen mabet yoktur; tüm mabetler göğe yol alır. peygamberler göğe yükselir. niçin ölüleri toprağın altına gömeriz? tanrı yerde ise neden göğe doğru açılır eller?

görme, kaç

14.02.2013 floransa, italya
sekiz-altı duvar ör; yarım-bir delik aç ve bitti! sen dünyanın en iyi ustasısın.

böyle devasa duvarlar örüp ardından küçük bir pencere açmasıyla övünen ve üstelik bununla alkış alan şahısların ikiyüzlülüklerinden dem vurmamak gerekir. çünkü çelişkilerini saklamaktansa alkışlatıyorlar. bizse önünden hızla geçip gidersek kimse görmez diye umuyoruz ya da pencereye birkaç çiçek koyarsak farkedilmez...

sekiz-altı çalış; yarım-bir yemek ye ve bitti! sen dünyanın en iyi çalışanısın.

açıklamaları aynıdır üst paragrafla. aynı görmezlikten gelme, aynı maskeleme.

24 Şubat 2013

balon mu

19.05.2011 ...,...
Kazablanka by Nil karaibrahimgil on Grooveshark

kuşak çatışmasını bir kenara bırakalım. küfrederek gençleşmeye çalışan her bireyin sorgusuz sualsiz takındığı "biliyorum ama ..." tavrını kabul edemeyiz. bilmiyorsunuz, bilmiyoruz. bilinmeyenin tabiatına aykırı bilmiş bakışlarınız, kızgın bizans yağı ile kavrulursa hiç şaşırmayın!

nefesinizi biraz içinizde tutun da söyleyeceklerimi dinleyin. almış olduğunuz yola saygı duyuyoruz. yaptıklarınızı anlattığınızda  gerçekten ilgileniyormuşuz gibi yapmak hiç de zor değil. bilip de bilmemezlikten geldiklerinizin, bizim tarafımızdan da biliniyor olmasına ihtimal vermiyor oluşunuz da imkansız. öyleyse bu oyunu sürdürmenin anlamı yok.

ona ulaşırken attığınız her adımda gülüp eğlenip, ulaştığınızda üzülmeniz nankörlüktür.

balonlarınızı bu nedenle elinden alıyoruz. oyundan çıkarılırken son çırpınışlarınız faydasız. attığınız adımlarla övünürken, bunların sonuçlarından utanç duyamazsınız. bugün renkli kalan tek yanınız olan balonlarınızı alıyoruz. yarın başka bir parçanızı. siz mutlu veya huzurlu (hangisini tercih ederseniz) olma yolunda ne yaparsanız yapın, sonuçları hep hüzünle bitecek. postacının kapıya renkli eşyalar bırakmasını beklemeyecek kadar akıllısınız değil mi?

1886, blainville'de sevişen iki insan nereden bilebilirlerdi, 20. yüzyıl sanatına damga vuracaklarını? nicoletta braschi, iki yabancı'nın en güzel satırlarını oluşturacağını tahmin etti mi? atlas okyanusu'nun kazablanka'yı sulamasının romantizmi besleyeceği bilinebilir miydi?

eylemlerinizin keyfini sürmeye devam ediniz lütfen. itirazım yemek yaparken mutluyken; onu yerken gözyaşı dökmenize.