20.05.2011 paris, fransa |
2. saçlarını, tokalarla
bu denli kontrol etmeye çalışman o kadar doğal ki. alışmış saçların bu duruma,
çünkü biliyorlar ki sadece onları değil her şeyi kontrolün altına almak
istiyorsun. sen! bulunduğun ortamın tek hakimi! bu sebepten yanılmıyorsam,
fotoğrafın başrol oyuncusundan daha fazla yer kaplaman. neler var çantanda?
kendine bağladıkların için anahtarlar, yenileri için de zincirler mi? peki bu
denli korkutucu olman seni hiç mi ürkütmüyor? arkana dönüp yüzüme bakacaksın
diye çok korkuyorum şimdi. senden korkmayan var mı? bak bir tutam saç
gözlüklerinin hapsinden kurtulmuş; özgürlüğe kanatlanmış. tutup keser misin onları?
tombul yanaklarınla rüyalarıma girer misin rem uykusunu bulamayan gecelerimde?
3. bu alışmışlığın biraz
tüyler ürpertici. yüzüne karşı konuştuğum için oldukça rahatım. daha önce bu ve
bunun gibi onlarca olay gördün. sen bilirsin… biraz buğulusun, olsun sen hep
arka planda kalan ama her şeyi bilen adamsın. bu seni rahatsız etmez.
4. kel ve bıyıklı olmak
üzerine oturup konuşmak isterdim seninle. bir de gözlüklerin var. öğretmen
misin? alt dudağının aldığı şekil bir saat boyunca bir şeyler anlattıktan sonra
seni anlamayan öğrencilerine bakarkenki haline benzemiş gibi. sen aslında hep
anlattın. arka planda kalan adamın aksine bildiklerini hep paylaştın ama seni
dinlemediler. sen hep “ben demiştim”, “daha kaç kez uyarmam gerekecek”, “bunun
böyle olacağı belliydi”, “laftan anlamazlar ki”, “söyleye söyleye dilimde tüy
bitti” ve en sonunda “ne halleri varsa görsünler” adamı oldun. ancak geri de
kalamadın olaylardan. baktın ki sana kulak veren yok -ki olsa da dediklerine
uygun hareket eden yok- sen de izleyici oldun sonunda. şimdi sessizsin. içinden
mi konuşuyorsun ha? söylesene hangi cümleyi kuruyorsun şimdi? “yazıklar olsun”
mu?
6. bunu izleyemeyecek
kadar küçüksün daha. kepçe mi senin kulakların? dalga geçiyorlar mı
arkadaşların bununla? bununla yaşamayı öğrendin mi? öğrenmelisin. bak, insanlar
nelerle yaşamayı öğreniyorlar. hepsinin kalbi sızlıyor. dizlerinin bağı
çözülecek şimdi, yığılıp kalacaklar oldukları yere. sen bu yaşta şahitsin
hepsine. tam olarak üzülmenin anlamını bilmiyorsun henüz. merak etme, öğrenmek
için bolca vaktin olacak. sen istemesen de zorla öğretecekler sana. oysa
dünyaya gelirken ne de umutla ağlıyordun ebenin elinde. sen ağladıkça gülen
insanlar vardı etrafında. şimdi ise herkes ağlamakta. alışacaksın, alışamazsan
yaşayamazsın.
7. en metanetli sensin.
senin içinde korkudan çok nefret ve intikam duyguları var. isyanın eşiğindesin.
bir adım daha atsan, bir volkan gibi patlayacaksın. biliyorsun ki burası ne
yeri ne de zamanı. bunu kavrayıp kendini kontrol edebilecek kadar büyük,
ağlayacak kadar küçüksün. belki gözükmüyor ama ağladığını hissetmek zor olmadı.
seni yalnız bırakıyorum. başrolün üzerine o kadar gitme yalnız. bırak yaşasın
acısını, sevincini!
5. senin hakkında
konuşamayacağım başrol. kıyamadım seni anlatmaya. ama ne olur ağlama. ağlama.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder