11 Haziran 2012

gökyüzü

18.04.2011 nice, fransa
Eylül Akşamı by Bülent Ortaçgil & Teoman on Grooveshark

hiç sırası mı şimdi romantizmin? güneşin kendini büyük görme zamanı gelmişken böylesine toz pembe bir hayatın hayalini kurmak zor değil mi? bir şarkıyı tekrar tekrar dinlemek, sözlerini ezberlemek ve sanatçıyla aynı tonlarda söylemeye çalışmak ve bu esnada kimsenin sizi görmemesini dilemek... nedir sizin derdiniz kuzum? sokaklarını adımlarken şehrin hep yere bakıp, yürümekten zevk almadan; onu bir görev olarak görüp gideceğin yere ulaşmaya çalışmak dururken neden baktınız gökyüzüne? çizgilere basmadan yürüyüp ufak mutluluklar yaratılabilirdi oysa. küçük şehirli mutlulukları neyinize yetmedi? sıradanlığınızı neden sevmediniz? çıldıracağım, niçin başınızı kaldırıp maviyi gördünüz? cevap verin bana. hemen şimdi. tehditkarım, istekliyim, sinirliyim; yalvarırım söyleyin. nedir bu binaların arasında mavi ile topladığınız? siz hangi çağın uslanmaz romantiğisiniz?

neon lambaları hiç sevmemiş bu binalar. daha mutlu ve daha sıradan olabilmemiz için bizim gibi insanları kahraman olmaya davet eden ışıklı reklamlardan uzak kalmayı başarmış. içimizden birine bir miktar para verip, siz de onun gibi olabilirsiniz diye gözümüzü boyamaya çalışan kampanyalardan haberi bile yoktur. bu sebepten tek ışık kaynağı güneş, tek eğlencesi onu farklı açılarda yansıtmaktır.

hadi söyleyin gördükleriniz bunlar değil mi? başınızı kaldırıp gökyüzüne baktınız tam da o sokakların kesiştiği kavşaktan geçerken. güneş tam da olmasını istediğiniz noktadaydı. bulutlar o gün sizi çok sevmiş, gülümseyerek uzaklaşmıştı kareden. bir romantizm rüzgarı esmişti, hafif... o anda dünya üzerinde başka hiç kimsenin hissedemeyeceği duyguları hissetmiştiniz. değil mi?

artı işaretini yakaladınız, topladınız tüm gökyüzünü avucunuzda, ha? kavşağa bir öpücük kondurup uzaklaştınız sonra.

Hiç yorum yok: