11 Ocak 2012

hayalperest

11.07.2011 venedik, italya
Hayalperest by Teoman on Grooveshark

-şu sonu belli olmayan sokakta koşabilirim mesela, tüm hızımla, tüm gücümle. damarlarım çatlayıncaya, nefesim tükeninceye kadar. kan ter içinde kalana kadar koşarım. sırtıma havlu koyarım bir daha koşarım. gece uyuduğumda karabasanları çağırır uykum, kumar oynarım ölümle. kumarbaz diyen delikanlıları bıçaklarım. beni, bu dünyada hiçbir kuvvet durduramaz. sonunu bulmak için sonsuzun, sonsuza kadar koşarım. ışığını alırım güneşin, çalarım; heykellerim var onlara yansıtırım. gölge oyunları yaratır, şaşırtırım, şımartırım. eritirim heykellerimi bir daha yaparım. kırarım, parçalarım, un ufak ederim. bir daha yaparım. eritirim, kılıç yaparım, boğazımı yaslar ve_ve_ve…  tüm bu olanlar sebebiyle ay’a haber uçsun isterim.  ay suçlansın, cezasını ben çekerim. bu sokaktaki eski bir binanın önünde soluklanırım belki. öteki kıskanmasın diye gider ona da yaslanırım. tarihi eserlere adını kazır, yakalanır, nezarete atılırım. tüm gece dayak yerim. davamdan vazgeçmem derim. budala derler, desinler. bir tokat daha yerim. belki mağara adamıyım yazıyı buluyordum derim; bir tokat daha… yeraltında alırım notlarımı, kimseye göstermem. inkar da ederim gerekirse ben yazmadım derim.  ölü evinde anıları olan insanlar bulurum, konuşurum, dinlerim. dinlerim daha çok. susmayı öğrenmem ve sürekli konuşmam bu sebeptendir. dinlemeye ihtiyacım var  daha çok dinlenilmekten. saklamaktır benim en güzel yaptığım. kıskançlığımı gizlerim. evlendirip boşatırım, başkalarının karılarını unutmaya çalışırken gökyüzü yırtılıverir diye korkup gök kuşağının altından geçmeye çalışırım. özür de dilemem adamlardan. tatsız bir olaydı derim, unutalım gitsin derim. ikna ederim onun ebedi kocası sensin derim. kandırırım, sonra kandırmalarım sanrılarıma dönüşür ve elbet tabi gerçekliğime. çelişkilerimden buket yaparım sana. kelimelerimi polise teslim ederim. imza karşılığında intihar ederim belki. sonra dirilirim ben, bu sokağa dönmek için. pembe evin altından geçerim defalarca; tavaf ederim. yaparım. üstteki ışığın yanmasını beklerim, gece olmasını. altı ay da sürse bu bekleyiş ben beklerim. bir yazarın günlüğünü bulur okurum altı ay gündüz ve gece ve gündüz. asarım kendimi bu tarihi binalara. bu nedir diye sormazlar bile. maskemi çıkarmak kimsenin aklına gelmez. tavus kuşunu kıskandırırım. tüylerimi savururum rüzgarda. yaz günlerinde edindiğim izlenimler üzerine kış notları düşerim. dudaklarım kıpkırmızı olduysa eğer hemen uysal ruhumu teslim ederim. altın çağı bulurum belki. kan ter içinde kalmışken gece yanıma sokulan karabasanlar yüzünden, altın çağın adını haykırarak uyanırım. XIV. yy. derim, sokaktan geçen herkesi çevirir anlatırım. herkesin tasdik ve kabul etmesini beklerim. ve illa gerekmekteyse, yani bu bir zorunluluksa, başka bir çıkar yol yoksa, hani en ufak bir alternatif bile kalmadıysa giderim yüz yılıma. istemem aslında çok ama bunu da yaparım. alırım ne gerekiyorsa temel yaşam için yanıma. bir de şapka takarım, şapka olmadan bir anlamı olmaz.

önce belki bir kumar masasında, sonra da petersburg‘ta bir nehir kenarında bulurum kendimi. bankta oturur yalvaran gözlerle bakarım suya. kalbimin atışları bir hızlanır bir yavaşlar. beyaz geceler’i yazanı ararım. bulursam eğer, çok konuşmak isterim…

-hayalperestsin.
-keşke.

4 yorum:

Rahmi dedi ki...

fotoğraf ve yazı açısından yorumlarımı ayrı ayrı yapmak isterdim, fakat amatör fotoğrafçı dahi sayılmam. beğeniyle izlediğim fotoğrafın ardından okuduğum satırlardaki duygu aktarımı bana Attila İlhan'ı anımsattı. Onun şiirleri kadar kudretli ve alıkoyan duygular var, severek okudum. Gecenin bir yarısı dost sohbetinde arkadaş önermişti bu siteyi, yatmadan önce iyiki girmişim. Severek takip edeceğim.

zehrina dedi ki...

güzel çok bu

Unknown dedi ki...

teşekkür ederiz rahmi. şahsım fotoğraftan zerre kadar anlamamakta halen. nilden olmasa bu site de olmazdı. o görüyor, duyuyor, hissediyor, şak! çekiyor. o kadar çok şey var ki anlatacağı, ben hayranlıkla izliyorum sadece, yetişemiyorum ona. yazılara gelince, kesinlikle ve kesinlikle nilden'in gönderdiği fotoğrafların doğa üstü konuları kaynaklı yazılmaktalar. bir çeşit ilham perisi diyebiliriz onun için.

arkadaş tavsiyeleri dışında pek de kendimizi anlatamıyoruz zaten. ben de internette dolaşıp bir sürü çalışmaya göz atıyorum. o kadar çok ki her şey takip etmek çok güç. bizim takibimiz de zaten küçük bir kitleyi aşmayacak, biliyoruz. ancak bir gün belki bir mucize olur. belki bir gün kitaplar basılır, kitapevlerinin raflarında... asıl hayalperestlik budur işte:) teşekkür ederiz tekrar.

Unknown dedi ki...

teşekkür ederiz zehrina. saklisehir.blogspot.com halen düzenli olarak okuduğum birkaç blogtan bir tanesi. o satırları yazan kişiden övgü almak çok güzel bir duygu.